Connect with us

Turuncu Vosvoslu Kadın’ı tanıyor musunuz?

Öne Çıkanlar

Turuncu Vosvoslu Kadın’ı tanıyor musunuz?

BiTutamFikir ailesi olarak çok sevdiğimiz ve doğal paylaşımlarını takip ettiğimiz Instagram dostumuzu sizinle kendi mecramızda buluşturmak istedik.

Kendisi henüz 10 gün önce doğum yaptı. Dünya bebek geldi dünyalarına.

Yeni doğum yapmış olmasına rağmen röportaj teklifimizi kabul etti.

Turuncu ve vos vos aşığı, genel olarak gülümsemesi ve etrafına iyi enerji vermesi ile biliniyor. Çalışkan bir kadın, huzurlu bir anne, dünya tatlısı bir eş Seren Özgün Tunç.

Hem hikayesini ve önerilerini anlattığı hem de takipçileri tarafından en çok gelen soruları cevapladığı röportajımız okunmaya hazır.

Hadi başlayalım!

Öncelikle seni tanıyabilir miyiz?

Antakya doğumluyum ve doğduğumdan beri burada yaşıyorum. Mustafa Kemal Üniversitesinde İktisat Bölümü’nü bitirdikten sonra İktisat Ana Bilim Dalın’da Yüksek Lisansı’mı da burada yaptım. Asıl mesleğim Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve mesleğimi icra ettiğim bir mali müşavirlik bürom var. Ancak insanlar beni daha çok “turuncu vosvoslu kadın” olarak tanıyorlar sanırım.
Dört kız kardeşim var, beşiz gibi büyüdük ve ben en büyükleriyim. Evliyim, eşimle liseden beri birlikteyiz, 10. senemizde 45lik şarkılar eşliğinde hoplaya zıplaya turuncu bir düğünle evlendik. 🙂 İki çocuğumuz var; oğlumuz Memo Bulut 3 yaşında, kızımız Dünya ise henüz 10 günlük:)

Instagram hikayen nasıl başladı?

2014 senesinde düğün hazırlığı yaparken sosyal medya hesaplarından birini bile kullanmıyordum. Ne Facebook ne Twitter ne de Instagram. Hatta kullananlara vakit kaybı yorumları yapıyordum ve Facebook platformunun en popüler olduğu herkesin çılgınlar gibi oyunlar oynadığı zamanlarda bir hesabım bile olmadığı için uzaylı muamelesi görüyordum:) Turunculu bir gelin çiçeği, turunculu bir saç aksesuarı ve nikahımda annemin gelinliğini giyeceğim için nostaljik bir vualet arayışına girmişken Google’da Bilun Şen’in blogunu buldum. İletişime geçtim ve tüm aksesuarlarımın siparişini ona verdim. O zamanlar hamileydi, e-mail yolu ile iletişim kurmuştuk. Düğün günümde yaptığı aksesuarları sıcağı sıcağına görsün diye bu Instagram hesabını açtım:) Bir de düğüne gelenlerin #serenaimwedding hastagi kullanarak paylaştığı fotoğrafları tek bir etiket altında görmek de istedim. Böyle bir amaçla açmış olduğum hesap balayına Tayland’a gittiğimizde ailemle fotoğraf paylaşmak için kullanmaya devam ettiğim sonrasında renkli evimden paylaşımlar yaptığım bir hesaba dönüştü. Balayı anılarımızı uzun uzun yazmak istediğim bir anda blog açtım. Düğün hikayemi, nikahımı, Tayland günlerimi yazmaya başladım blogda. Tostos’la olan arkadaşlığımı hayali diyaloglar ile Instagramda paylaşmaya da başlayınca Vosvos hayali kuranlar tarafından takip edilmeye başladım önce. Sonra 45lik sevenler eklendi. Sonra Memo Bulut’a hamileliğim ile o dönem hamile olanlar tarafından keşfedildi falan filan derken benim bile şaşkınlıkla karşıladığım bir kitle tarafından takip edilir oldum.

”Öyle güzel bir enerji iletişimi var ki aramızda “takipçi” demeye dilim varmıyor. Ben de kendimi “fenomen” diye sıfatlandıramıyorum hiç bir zaman. Sosyal medya arkadaşlığı demek en doğru tanım olacak bence.”

Yüzünde hep o güzel gülümseme var. Enerjin Türkiye’nin farklı farklı şehirlerinden hissediliyor. Klasik olacak belki ancak bunun kaynağı ne sendeki?

Çok teşekkür ederim. Sanırım 45liklere olan düşkünlüğüm bu enerjinin kaynağı. Eski 45lik şarkılarda aşk acısı bile tiye alınarak eğlenceli bir şekilde dile getiriliyor. Neredeyse her sabah bu müzikleri dinleyerek güne başlıyorum. Sevdiğim ne varsa hayatımın her yerine serpiştiriyorum mesela turuncu rengi. Tostosuma her sabah mutlaka “Günaydın!” diyorum camdan.:) Bir arkadaşım bana “Ne güzel sevince ne güzel seviyorsun, sevgini ne güzel ifade ediyorsun, kocan çok şanslı:)” demişti.

”Sevdiğim ne varsa kişi ya da obje, bunu kendime saklamak yerine açıkça hissettirmeyi seviyorum. Hayatı, yaşamayı çok seviyorum. Bu enerji de çok sevgiden sebep galiba.”

Youtube’da ağırlıklı saç videoları yapıyordun, fena izlenme sayıları da yok aslında. Ondan vaz mı geçtin?

Instagram’da beni takip edenlerin saç modellerimi nasıl yaptığıma dair sordukları sorular üzerine Youtube kanalımı açmıştım. Çünkü o zamanlar Instagram’a sadece 15 saniyelik videolar yüklenebiliyordu ve hikaye özelliği yoktu. Youtuber olmak gibi bir hedefim olmadı zaten bunun için gerekli donanıma da sahip değilim. Tamamen talebe yönelik çekip yüklenmiş videolardı ve yapabildiğim saç modelleri sınırlı olunca yüklediklerimden öteye geçemedi. Sonra Memo Bulut büyürken birlikte çektiğim videolar oldu ancak youtube gerçekten zaman ve emek isteyen bir platform, istikrar istiyor. Bu sebepten devamını getiremedim. Ara sıra vakit buldukça yeni videolar yükleyebiliyorum. Mesela en son yine istek üzerine hastane çantamı hazırlarken kamera karşısına geçtim ve “Doğum çantamda ne var?” başlığı ile kanalımda yayımladım.

Sağlıklı ve huzurlu bir hamilelik dönemi geçirdin ve güzel Dünya’nız geldi dünyanıza. Ona bizimle de paylaşabileceğin neler söylemek isterdin? Memo Bulut’u da unutmayalım tabi 🙂 birkaç cümle de onun için alalım.

Evet iki hamileliğimde de mide bulantısı yaşamadım, beni sağlık açısından hiç zorlamadıkları için hem Memo Bulut’a hem de Dünya’ya teşekkür ederim.:) Dünya ile 9 aydır kalplerimiz birlikte atıyor, aldığım nefesi paylaşıyorduk. Tanışalı 10 gün oldu sadece. 🙂 Her gün ona da söylediğim şey “Hoş geldin meleğim” cümlesini buradan da yineliyim. İkisine de söylemek istediklerim aynı olacak aslında. Hatta en sevdiğim 45liklerden birinin sözleri duygularıma tercüman olabilir diye düşündüm şu an:) Şenay’ın “Beyaz Ülke” şarkısı.

Pembe düşlerimin beyaz ülkesinde
Ne gerçeği anlat ne de yalan söyle
Bitmeyen şarkılar solmayan çiçeklerle
Zaman dursun kalalım el ele
Haydi gel gidelim benim ülkeme
Sorgusuz cevapsız o güzelliğe,
Sevelim sevelim isyan edelim
Şu dünyada hiç kimseyi sevmemişlere
Pembe düşlerimin beyaz ülkesinde
Kapımız açık olsun tüm sevenlere
Aydınlık bir yaşam sürelim beraberce
Ölümsüzleşelim sevgimizle:)

Minikler gerçekten öyle şanslı ki. Paylaşımın için çok teşekkürler. 🙂 Gelelim hamilelik dönemine. Hamilelik döneminde neler yedin?

Her şeyi yedim. Hamilelik öncesi de sağlıklı beslenen biriydim. Hamilelik döneminde yeme alışkanlıklarımı değiştirmedim.

Hangi sporları yaptın?

İlk hamileliğimde yoga yapmıştım. Bu hamileliğimde yoga eğitmenim Antakya’dan taşındığı için tekrarlayamadık. Evde pilates yaptım fırsat buldukça. Spor değil ama hamilelik dönemimde piyano dersi almaya başladım. Haftada bir iş yoğunluğum içinde tam bir terapi oldu, sandığımdan da hızlı ilerliyorum. Hatta Dünya için bir ninni bile yazdım. Aslında instagramda bir fotoğrafımın altına yazdığım sözleri piyano hocam Mehmet Cemil Yeşil besteledi. Çok güzel bir şey oldu. Kayda da aldık. Düzenlemeleri bitince paylaşacağım.

Peki, yeni annelere önerilerin neler olurdu?

Hepimizin sık sık kullandığı deyimler var günlük hayatta. En sık kullandığımız da “İyi düşün, iyi olsun”. Bedenimizde hayat bulan minik mucizemizi beklerken, hayatımızın yoğunluğundan, sıkıntılarından, endişelerinden uzak durmak için elimizden geleni yapsak da ne yazık ki bazen hamile olduğumuzu bile unuturuz. Bebeğimizi aldığımız nefes ile beslerken onun en iyi koşullarda olması için de planlar yapar dururuz. Yaşadığımız stresin, üzüntülerin, endişelerin ona hiçbir yararı yok. Biz ne kadar huzurlu olursak bebeğimiz de o denli rahat olacaktır. Siz iyi oldukça bebeğinizin de iyi olacağını unutmayın. Bebeğinizi kucağınıza alın, yalnız kalacağınız bir yere geçin ve bebeğinizle konuşun. Kendinizi, iç sesinizi dinleyin. Sizi demoralize edecek her şeyden, herkesten mümkün mertebe uzak durun.

Hamilelik dönemindeki kadınların eşlerine neler önerirdin?

Eşinizin ikinizin de bebeğini taşıdığını unutmayın. Hamilelik döneminde hormonlara bağlı duygular anlık değişkenlik gösterebiliyor. Kadınlar zaten ilgi sever ama hamilelikte bu beklenti en üst seviyelere çıkabiliyor. Doğumdan sonra ona destek olacağınızı söylemeniz, annelik heyecanını paylaştığınızı dile getirmeniz stresini azaltacaktır. İki hamileliğimde de kocam anlık duygu değişimlerimde beni çok iyi idare etti. Evde huzur öncelik oldu. İkinci bebeğimizi beklerken Memo Bulut’la ekstra ilgilenerek benim yükümü çok azalttı ve bu ilgisi doğumdan sonra abisinin kardeşini kıskanmaması yönünde oldukça olumlu etki yaptı. Babasıyla daha çok vakit geçirdiği için son zamanlarda annesinin kucağında bebek gören oğlum beni paylaştığını ya da kaybettiğini hissetmedi. Babalar çocuk bir yaşında olana kadar annelerin hissettiği gibi evlat aşkını pek anlayamayabiliyor. Ancak eşlerine olan sevgilerini, aşklarını sık sık dile getirmeleri, anneyi psikolojik olarak mutlu hissetirecektir diye düşünüyorum.

Yoğun marka iş birliklerin oluyor mu? Marka işbirliklerinin biraz abartılması ve doğal içerik üretmenin azalması hakkında neler düşünüyorsun ve sen kimleri takip ediyorsun?

Marka iş birliklerim oluyor ama çok yoğun sayılmaz. Çünkü çok çok seçici davranıyorum:) Çalışacağım markanın ürününü önce kullanıp gerçekten memnun kalırsam paylaşıyorum. Aynı sektörden başka bir markadan gelen işbirliği teklifini asla kabul etmiyorum en azından paylaşımın üstünden bir sene geçmeden kabul etmiyorum. Çünkü işbirliği yaptığım ürünü sahipleniyorum ve öyle paylaşıyorum. Bir ay sonra rakip markanın ürününü paylaşmak bana etik gelmiyor. Tüketime teşvikten başka bir şey değil bu. Takip edenlerin güvenini kırmak bir yana, bugün “x ürününü kullandım siz de kullanın” deyip bir hafta sonra başka markanın “y ürünüyle tanıştım, çok güzelmiş!” diye paylaşmak benim kişiliğime de oldukça ters. Kendime yakıştırmam asla. Bu yüzden gelen iş birliği tekliflerini ben başka bir marka ile çalıştım diye reddetmek durumunda kaldığım da çok oluyor.

”Marka işbirliklerinin abartılması ve doğal içeriğin azalması benim sosyal medya platformumda görebileceğiniz bir şey değil. Mesela hiç çekiliş yapmıyorum. “Beni takip edin, son postuma yorum yapın, emoji ekleyin” gibi istekleri benden hiç duyamazsınız.:)”

Sosyal medya artık bir sektör, etkileşimlerin artması bu sektörde iş kovalayanlar için oldukça önemli o yüzden bunları yapanlara saygı duyuyorum. Ancak ben yapmamayı tercih ediyorum. Takip etmekten keyif aldığım, bana neşe veren hesapları takip ediyorum. Zaman içinde yaptığı paylaşımları yapmacık bulduğum, beni sıkan içerikler olursa sessizce takipten çıkıyorum.

Son olarak Instagram üzerinden sana en çok hangi sorular geliyor, gelen 5 soruyu cevaplayalım mı?

Tabi ki. Neden turuncuyu bu kadar sevdiğim sorusu en çok geliyor. Çocukken en sevdiğim renkti hala da öyle. Dedim ya sevdiğim şeyleri hayatımda görmeyi seviyorum diye, bana enerji veriyor. O yüzden hayatımda yeri çok başka turuncunun.
İkinci en çok gelen soru, vosvos çok arıza çıkarıyor mu? Vosvos kullanmak zor mu? Bir ara neredeyse her gün bir arıza veriyordu hatta bunu paylaşıyordum, bugün de yolda kaldık, bugün yağmurda silecekler bozuldu vs. gibi. Geçen sene tıra yükleyip Ankara’ya gönderdik. Ciddi bir motor bakımından geçti. Antakya’da da arkadaşım Mehmet Öztoprak kaporta alt aksam tamiratını yaptırdı kendi servislerinde bizzat başında durarak. Şimdi cillop gibi oldu. Ama hala her an sürpriz yapabilir. Neticede 1973 model bir araçtan bahsediyoruz. İnsanlar artık 2010 model araçları yaşlı kategorisinde görüyor.:) Kullanımı zor elbette son teknoloji arabalara göre zor. Direksiyonu sert, pedalları havada. Ama öyle eğlenceli ki… Tabi ki tahammül edebilmek için gerçekten tutkulu olmak gerekiyor bu araçlara. Ben en büyük hayalimin somut hali olduğu için zaten çok başka seviyorum ve çocuklarıma olduğum gibi sabırlıyım tostosuma karşı.

Üçüncü soru hep mutlu musun, sinirlenmez misin? sorusu olabilir.

Elbette hep mutlu değilim ve sanılanın aksine çok çabuk sinirlenebilirim mesela trafikte:) Ama profilim aynı zamanda benim anı günlüğüm gibi olduğundan ve ileride mutsuzluktan ziyade güldüğüm anları hatırlamak istediğimden çoğunlukla mutlu fotoğraflarımı paylaşıyorum. Aslında bu soruyu soranlar da sadece mutlu oldukları fotoğrafları paylaşıyor ama neden bu soru bana çok soruluyor bilemiyorum:)

4. soru her şeye nasıl yetişiyorsun, hem mali müşavirlik hem sosyal medya, hem @seromood hesabı?

Mali müşavirlik stresli bir meslek. Her ay kısıtlı zamanda yetiştirmek durumunda olduğumuz işlerimiz var. Günlük planlama yaparak çalışıyorum. O gün o plana sadık kalıyorum, sosyal medya benim için kafamı dağıttığım yer. İş planıma göre verimli çalışınca ikisine de vakit yetiyor. @seromood a gelince ürünleri ben dikmiyorum. Anlaşmış olduğum minik bir atölye var. Kumaş tercihlerini ben yapıyorum, model tasarımlarını ben yapıyorum sadece. Kendi sevdiğim, kendime göre seçtiğim çoğunlukla eskilerden esintiler taşıyan tarzlar seçtiğim için çok keyif alıyorum ve yorulmaktan çok yeni bir şeyler üretildikçe enerji buluyorum. Örnek model benim oluyor, sipariş üzerine de müşterilerin bedenine göre başkası hazırlanıyor. @seromood sayfasını ben yönetmiyorum o sebepten sanıldığı kadar vaktimi almıyor.

5. soru Memo Bulut’a bağırıyor musun? Hiç sinirlenmiyor musun? Telefona çekim yaparken çizgi film izlemek istemiyor mu?

Tabi ki sinirlendiğim zamanlar oluyor ama hiç bağırmıyorum. Sesimin farkında olmadan yükseldiği oluyor ama ters tepiyor, ben öyle kızınca vurdumduymaz oluyor. Bunun yerine dizlerimin üstüne çöküp göz teması kuruyorum ve konuşmamız gerektiğini söylüyorum. Bu aralar bazen beni duymazdan geliyor ki bu en sinir olduğum şey o zamanda sarılarak konuşmayı teklif ediyorum. Bu şekilde çözmek daha kolay ve sıcak oluyor.

Telefonla çekim yaparken telefonumu istemiyor çünkü sınırlı çizgi film izlemesine izin verdik en baştan. Genelde gittiğimiz yerlere oyuncaklarını götürüp oyun oynayarak oyalıyoruz. En son çare çizgi film açıyoruz dışarda. Odasında beraber çokça vakit geçirdiğimiz için evde çizgi film izlemek aklına gelmiyor. Zaten okuldan gelince odasını özlemiş oluyor. O uyuyana kadar oyun oynadığımız için TV açmak aklımıza gelmiyor. Hafta sonları da uyanır uyanmaz bizi odasında esir aldığı için çizgi film izlemek aklına gelmiyor.

 

Continue Reading

More in Öne Çıkanlar

To Top