Connect with us

Ah be kardeşim, ne zormuş erkek olmak!

Kültür & Sanat

Ah be kardeşim, ne zormuş erkek olmak!

Ah be kardeşim
Ne zormuş meğerse
Erkek olmak erkek olmak
Onca vodka onca nara
Onca kadın onca sevda
Hep onun yüzündenmiş
Onca dayak onca kavga
Onca arzu onca bela
Hep onun yüzündenmiş

Binlerce yıl boyunca
Maskara ettin bizi dünyaya
Onca savaş onca para
Iktidar kavgamız
O imkansız macera

Kaldır kaldır nereye kadar
Kaldır kaldır nereye kadar
Maymun ettin bizi dünyaya
Testosteron testosteron

Senarist, oyun yazarı ve yönetmen Andrzej Saramonowicz’in yazdığı, Neşe Taluy Yüce’nin dilimize çevirdiği oyun “Testosteron” 2008 ve 2012 yılları arasında Oyun Atölyesi’nin temel direklerinden birini oluşturuyordu.

2013’te kadro tamamen değişti ve Testosteron yepyeni bir tat ve Celal Kadri Kınoğlu yorumuyla seyirci ile buluşmaya devam etti. O gün bugündür de devam ediyor.

Yeni kadroyu ise Orhan Aydın, Ruhi Sarı, Emre Altuğ, Gürkan Uygun, Bülent Şakrak, Gökçer Genç ve Gökhan Yıkılkan oluşturuyor.

Merak ettim ve biletimi aldım. Bileti ilk aldığımda “Acaba nasıl olmuştur, zoraki bir iş mi çıktı ortaya” diye düşünüyordum. Uzun yıllar oynayan bir dizide oyuncu değişir yerine başkası geçer de “Ah olmamış” dersin ya hani ben de onun gibi hem olumlu hem de olumsuz önyargılar barındırıyordum. Bir yandan eski kadro çok iyi ve oturmuş bir kadroydu diye düşünürken diğer taraftan ama yeni kadro da bambaşka, Celal Kadri Kınoğlu yorumunu izlemek de çok keyifli olacaktır fikrindeydim. İyi ki de izlemişim.

Oyunda kadın yok ancak oyunu yönlendiren kadınlar.

Yazımın devamında 2008 senesinde oyun ile ilgili yazdığım eleştiriden birkaç cümleyi de ekleyeceğim. Çünkü malumunuz konumuz değişmedi.

Ah o hormon, Testosteron!

“Oyun bir düğün günü ile aynı gün geçer. Damat, şarkıcı olan gelinden “hayır” cevabı alır ve gelin başka birini sevdiğini söyleyerek düğünde bulunan herhangi birini öper. İşte bu durum tam da hayatlarında eksik olan ya da amaçlarını gerçekleştirmelerine yardımcı olacak sansasyonel bir “event” değeri taşır. Meslekleri, kültürleri, psikolojileri ve testosteron hormonu seviyeleri farklı 7 erkeği bir araya getiren bu “event” acaba başka neleri farkındalığa ulaştıracaktır.

Düğünden sonra birbirleriyle ve yaşantılarıyla bir arada kalan bilim adamı, müzisyen, baba, garson, hukukçu ve magazin gazetecisi olan 7 karakterin sürtüşmesi bitmez.

Kadınları sadece cinsel öğe olarak gören erkekler, onları kullandıklarını düşünseler de, sohbetleri içkinin de etkisiyle ilerledikçe aslında kadınlar tarafından nasıl yönlendirildiklerini bir bir anlayıverirler. Hatta sadece onların değil, tüm sosyal yaşantının, tüketim dünyasının ve cinsel birlikteliğin de kadın egemenliğinde olduğunu anlamaları kısa sürmez.

Testosteron hormonu seviyelerine göre, hırçınlıkları ve kavgacılıklarıyla da birbirinden ayrılan bu yedi erkek, içlerindeki biyolog ve kuş bilimci sayesinde kadın erkek ilişkilerine ilişkin daha bilimsel durumlar öğrenir ve öğrendikleri sadece bunlarla sınırlı kalmaz.”

Çapkın, son derece kaba, sevmesini değil sadece gürlemesini bilen bir baba, düğününde terk edilen, sinir seviyesini kontrol altında tutmaya çalışan ve bunu bazen başaran bazen başaramayan bir kuş bilimci, dünya umurunda olmayan ama olaylar karşısında “Rezalet, rezalet” diyerek gerginlik katsayısını arttıran bir müzisyen, önce gelin tarafından öpüldüğü için mağdur olup dayak yiyen sonra da kendi karısının rezaletini duyunca çılgına dönüp dayak atan bir gazeteci, eşine sadık bir avukat, vasıfsız gibi duran ancak bilgi ve boyu! ile herkesi şaşkına çeviren bir biyolog ve hayatımızın her noktasında karşılaşabileceğimiz tipik karakter garson…

Dekor, müzik, yukarda paylaştığım oyunun final şarkısı sözleri, oyuncuların karakter ile yaptıkları dokunuşlar ve bunları seyirciye yansıtmaları başarılıydı. Gökçer Genç, Orhan Aydın ve özellikle Bülent Şakrak’ın abartılı ve komik oyunculuğuna bayılan seyirci eminin ki Ruhi Sarı ve Emre Altuğ’nun doğal, rol çalmadan oynamasından benim kadar etkilenmiştir. Gürkan Uygun’un rolüne olan hakimiyeti ve bir an sahnede kocamanlaşması, Gökhan Yıkılkan’ın ise şarkı söylerken ki profesyonal gazino şarkıcısı halleri aklımdan çıkmayanlar arasında yer aldı. Yine olsa yine izlerim.

Testosteron oyununun yönetmeni Celal Kadri Kınoğlu ile olan 5 dakikalık sohbetimden arda kalan cümleleri de paylaşmadan edemiyorum.

Testosteron beş yıldır oynanan bir oyun ve Oyun Atölyesinin yapıtaşlarından bir tanesi. Ama sizden yepyeni bir kadro ile aynı oyunu tekrar yönetmeniz istendi.

Evet bu oyun son derece başarı ile sahnelenen ve beş yıldır oynayan bir oyun. Oyunun kadrosu tamamen değişecek ve oyun yeni baştan hazırlanacaktı. Haluk Bilginer benim çok sevdiğim bir sanatçı arkadaşım ve oyunun yönetmenliğini bana teklif etti ki bu öyle kolay bir teklif değildir. Teklif de zordur “evet” demek de zordur.

Peki teklif ilk geldiğinde biraz tereddüt yaşadınız mı?

Biz yani oyuncular ya da sanatçılar böyle meydan okumalara bayılırız. Benim bir oyuncu olarak çok parlak bir oyuncunun başına bir şey geldiğinde o gece o rolü oynamam gerekebilir. Müşfik Kenter, Orhan Veliyi 30 sene başarı ile oynamıştır, ben de 7 sene oynadım. Genco Erkal harika Nazım oynar, ben de 12 yıldır oynuyorum.

Kemalin de çok başarı ile yönettiği Testosteron’u aldık hatıralarımızın arasına yerleştirdik. Sonra yeniden parlak ve yetenekli adamları bir araya getirip o zevki bir de biz yaşadık. Çünkü yazarın harika bir oyunu bu ve tabi ki başka bir yönetmenin eli değince bambaşka bir iş çıkıyor ortaya. Bir rolü başkası oynadığında aynı rejinin içinde bile dünyalar değişebilir kaldı ki burada rejisör yani o oyuna bakış açısı da değiştiği için yepyeni yeteneklerle bambaşka bir komedi meydana çıktı.

Seyirci sevdi mi?

Tabi. Yine seviliyor, yine seyrediliyor. Eskisi de güzeldi bu da güzel.

Aynı zamanda Devlet Tiyatrosu oyuncususunuz. 2014’te yeni oyun hazırlığı var mı?

Evet benim yuvam Devlet Tiyatrosu ve şuanda çok iyi bir oyunu prova ediyoruz. İsmi Çöl Fırtınaları ve Şakir Gürzumar yönetiyor. Yazar ve gazeteci Tarık Ali ile Norveçli yazar Thorvald Steen tarafından yazılan bir Haçlı Seferi hikayesi. Bir tarafta Tolga Evren’in oynadığı Selahaddin Eyyubi karşısında ise benim oynadığım Aslan Yürekli Richard. Haçlılar geliyor diyebiliriz, ne zaman mı? Mart ayında sahnelenmeye başlayacak.

 

 

 

 

 

 

Continue Reading

More in Kültür & Sanat

To Top