Connect with us

Krallar Geri Döndü: Manowar – The Final Battle World Tour

Öne Çıkanlar

Krallar Geri Döndü: Manowar – The Final Battle World Tour

Dürüst olmam gerekirse metal müziğe ilgi duymaya başladığım dönemde – ki bu da uzun yıllar öncesine tekabül ediyor – ilk kez bir albüm kapağını gördüğümde hiç ilgimi çekmemişti Manowar. Çünkü o dönemde hikayeci grupları sevmezdim. Gerçek değillerdi benim gözümde. Konserlerde ya da albümlerde daha gerçekçi birşeyler olsun isterdim. Ta ki grubun 1997 tarihli çift cd olarak piyasaya çıkan konser albümleri Hell On Wheels’a rastlayana kadar. Konser albümlerine olan özel ilgimden dolayı çoğu grubu önce stüdyo kaydı ile değil de canlı performans kayıtları ile tanımıştım. Manowar’ın Hell On Wheels albümüne de bu şansı verdiğimde iki cd’lik kaydı bir çırpıda baştan sonra dinlediğimi hatırlıyorum. Aradan geçen 22 yılda artık Manowar bana diğerlerinden çok daha gerçek geliyor. Bunda grubun samimiyeti mi yoksa benim değişen zevklerim mi daha baskın bilemiyorum ama sebeplerden ziyade sonuçlarla odaklanacak olursak Manowar tüm külliyatı ile beraber metal tarihinin en önemli köşe taşlarından birisini oluştururken benim de hayatımın en önemli gruplarından birisi haline geldi.

Grup her ne kadar ilk Türkiye konserini kuruldukları zamanı göz önüne alacak olursak 2005 yılı gibi oldukça geç bir tarihte vermiş olsa da daha sonrasındaki yıllarda bu durumu telafi etti. 2005’teki Yedikule Zindanları’nda verdikleri konsere ABD’de olduğum için gidememiş ve ”Çok isteyip de gidemediğim konserler” listemde en tepelere yerleştirmiştim. Daha sonra ise o dönem İstanbul’da yaşamadığım için cuma günü sahne aldıkları ve benimse pazar günkü Big Four’a gelebildiğim Sonisphere-2010’u da kaçırmıştım. O konser için avuntum ise Manowar’ın gündüz çalması ve festivalde headliner olmayışıydı. Açıkçası her ne kadar benim için esas olan müzik olsa da gece konserlerinin büyüsü pyro,ışık ve ses gösterilerinden dolayı haliyle daha bir başka oluyor. Hele ki bütçe büyük ise. İşte bu parametreler ışığında düşünecek olursak grup bu zamana kadar olan en büyük prodüksiyonu ile The Final Battle World Tour kapsamında geçtiğimiz cumartesi günü İstanbul’daydı.Film setini aratmayan dekorları,benzersiz sahne şovları ve sıra dışı sahne kıyafetleri ile öykündükleri mitoloji hikayelerinin hakkını sonuna kadar verdiler.Yaklaşık 10.000 civarındaki seyirci de Dünya’nın en gürültülü grubunun eşsiz bir şovuna tanıklık etti.

Temmuz ayı için oldukça serin bir havada benim için de artık kişisel bir rutin olan Dolmabahçe ya da Maçka tarafındaki bir etkinlik için Gümüşsuyu’ndan aşağıya sallanma ile başladı gün. Havada tatlı bir esinti varken daha da zevkli oluyor bu rota. Saat 18:00 civarı gibi Küçükçiftik Park’a vardığımda kapılar açılmış ve hatırı sayılır bir kalabalık ise kuyrukta beklemekteydi. Yanlış kuyrukta beklediğim zamanı saymazsak kapıya vardıktan sonra içeri girmem beş dakikamı bile almadı.İçeride gayet makul bir ortam ile karşılaştım. Organizasyon güzel,yiyecek içecek standları yeterli ve tuvaletler temizdi. 20 yıllık konser&festival tecrübeme dayanarak söyleyebilirim ki bu konularda da aşama kaydetmiş olmak en az konserin kendisi kadar önemli. Seyirci profilini de kendime daha yakın gördüm. Öyle olunca da sanki insan daha bir rahat ediyor. Kendilerini anlayabileceğini düşündüğü kişilerle olmak insanlar birbirini tanımasa bile önemli. Bu noktada değişen seyirci profili ve genişleyen yaş skalası çok dikkat çekiciydi. İlk kez 99’da Metallica’ya gitmiştim ve çok genç bir kitle ile karşılaşmıştım. Aradan geçen onca yılda bizden önceki ve bizim jenerasyonun yaş alması ama vazgeçmeden, tutku ile müziğin peşinden koşması ve çoluk çocuk konsere gelmelerini çok değerli buluyorum. Futbol ve basketbol tribünlerinden aşina olduğumuz bu detayın Türk rock/metal camiasında da gerçekleşmeye başlaması müziğin gelecek nesillere aktarımı açısından çok önemli. Manowar gibi keskin hatları olan bir grubun konserinde bile böyle geniş bir
yaş aralığına sahip seyircinin iştiraki metal piyasası için ümit verici.

Konserin ön grubu olmadığı için içeri giren seyirci de doğal olarak kendisini yeme içme ve muhabbete vermişti.Ben de biramı aldıktan sonra şöyle bir etrafı turlayıp piyasadan tanıdıklarla selamlaştım. Akabinde konseri beraber izleyeceğim arkadaşımın da gelişi ile kendimize uygun bir yer bulup grubun sahne almasını beklemeye başladık. Organizasyon ilk açıklandığında 19:00 olan başlama saati daha sonra 20:30 olarak revize edilmişti ancak beklerken içeriden aldığımız bilgi ile 21:30 gibi konserin başlayacağını öğrendik. Bu arada konserin başlamasına çok az bir süre artık biz intronun girmesini beklerken mikrofondan kayıp çocuk anonsu da duydu bu kulaklar. (P.S. Umarım çocuk ailesine ulaştırılmıştır.) Anons sonrası artık aylardır beklenen an gelip çattı. Genel olarak gideceğim konserlerin setlistine hakim olurum ama bu kez tam olarak incelemeden gidip işi biraz da sürprize bıraktım.Intro sonrası açılışta pek de beklemediğim grubun kendi adını taşıyan şarkısı Manowar harika bir konserin habercisi gibiydi. 97’deki Hell On Wheels albümünün de açılışı aynı şarkı ile olduğu için benim için özeldi. Bu noktada seyircinin de en azından belirli bir süre cep telefonu ile kayıt olayını abarttığını düşündüm. Grubun en eşlik edilesi bazı şarkılarını boş viteste kayıtta geçiren ciddi bir kitle vardı. Eric Adams ya da Joey DeMaio’da azar işitmemeleri onların şansı oldu. 🙂 Açılışın ardından Blood Of My Enemies,Call To Arms ve Sons Of Odin gibi şarkılar ile tam  gaz devam eden grup devamında Joey’in solosu öncesi Eric Adams’ın seyirciyi selamlaması ile ilk kısmı tamamladı.

 

Solo sonrası ise konserin epik kısmı geldi. Ard arda Battle Hymn,Thor,Kings Of Metal,Fighting The World ve Hail And Kill gibi heavy metal klasikleri çalarlarken seyircinin katılımı da üst seviyedeydi. O kadar konsere gitmiş olmama rağmen bu yaşta adamların böyle sahne performansı göstermelerine şaşırmadan edemedim yine.Biz izlerken yoruluyoruz. Encore sonrası Joey’in Hellfest organizatörlerine okkalı biçimde sallamasına müteakiben gelen Warriors Of The World United ile iş artık boyut değiştirmiş ve ayine dönüşmüştü. Kapanış ise Black,Wind Fire And Steel ile gerçekleşti. Şarkının sonunda grup elemanlarının yaptığı şahane kapanış şovunu ise izlemeyenlerin Youtube üzerinden izlemelerini tavsiye ederim.

Kapanış sonrası outro gelmeden önce konserin bittiğini kabul etmek istemediğimizden olsa gerek biraz bekledik ancak bir Gods Made Heavy Metal gelmedi. Setlistten birkaç şarkıyı çıkarıp yerlerine Metal Warriors ve Carry On’u eklerdim diye düşünmüştüm ama Manowar heavy metal tarihinin neredeyse her şarkısı marş niteliğinde olan belki de yegane grubu. Hangi şarkısını çıkartıp hangisini ekyeyeceğiz ki ? Kapanış biralarımızı da alıp kalabalıkla beraber yavaş yavaş ağaçlı yoldan Beşiktaş’a doğru yürürken yılın en büyük metal konserine katılım göstermiş tüm Manowarriorlar halinden fazlasıyla memnun görünüyordu. Hail to brothers and sisters of heavy metal!

 

Continue Reading

More in Öne Çıkanlar

To Top