Connect with us

Dinamik Bir Marka Olmak Ne Gerektirir?

Öne Çıkanlar

Dinamik Bir Marka Olmak Ne Gerektirir?

Eğer bir markanın pazarlama ekibindeyseniz ve hedefleriniz arasında marka bilinirliğinizi arttırmanın yanı sıra dinamik bir marka olmak varsa koca bir soyut dünyanın ortasına hoşgeldinizzzz…

Amaç tabii ki sadece yıl sonu hedeflerinize ulaşmak olamaz, çünkü siz zaten markanızı  bir adım öteye taşımak için oradasınız.

O zaman hadi araştırmaya, düşünmeye, üretmeye bir an önce başlayalım! ”Dinamik bir marka olmak neleri gerektirir?” soruşturalım.

”Çevik olmak” bir markaya o kadar yakışır ki!

Marka stratejisini bir ‘’sprint’’ koşusu mantığı çerçevesinde belirleyebilirsiniz. Bu, markanızın daha çevik olmasına, esnekliğine, değişime ve gelişime kolay adapte olmasına olanak sağlıyor.  Normalde haftalarca ya da aylarca üzerinde çalışacağınız bir planı, kısa bir zamana sığdırabilmek cidden değerli bir yeti.

Tabi bu çevik yapı, çalıştığınız ekipteki herkesin odaklanmasını ve tüm dikkatini çalıştıkları alana vermesini gerektiriyor. Hal böyle olunca da projenizde daha derine dalabiliyorsunuz ve dikkatinizi dağıtacak şeyler de en aza iniyor. Eğer stratejiniz gereği birden fazla ‘’sprint’’ atmanız gerekse de korkmayın, bu mantığa bürünmek ekibinizin daha dedike çalışmasına ve daha üretken olmasına yardımcı olacak. 

”Esneklik önemli” desek çok mu şey istemiş oluruz!

Dijital yenilikler ve piyasaların baş döndüren hızı, değişimin akışına ayak uydurabilecek esnek bir marka stratejisine sahip olmayı gerektiriyor. Esnek ve dinamik bir marka sadece bir logo ya da imaj olarak düşünülemez, zaten değildir de. Esnek olmak bir sistemdir. Markanızın yaşam standardıdır. Hatta ekipçe tam anlamıyla hissedilmeli, sindirilmeli ve hayata geçirilmelidir. 

Tabii ki esnek ve çabuk adapte olmak için de akıllı ve güçlü adım atmak gerekiyor. Çünkü direkt markanın amacına hizmet etmeyecek, netlikten uzak bir esneklik asıl amaçtan saptırabilir.

Tabi esnek olalım derken, ezbere hareket edelim de demiyorum.

Esnek olmak neyin sonucu aslında, ”trendleri takip edebilmenin ve markanıza uygulamanın, uyarlamanın” sonucu.

Peki tek başına değil de arkadaş grubuyla okul çıkışı kavgaya gider gibi kalabalık gezen o heyecanlı trendler, markanıza uygun mu?

Belli bir trendin markanıza uygunluğu geleneksel olmayan araştırma yöntemleri sayesinde gözlemlenebilir. Ancak bir trend keşfedilse ve tamamen anlaşılsa bile markalar bu trendi kullanmaya başlamadan önce bazı önemli soruları irdelerse pek hoş olur.

  • Bu trend gerçek mi, sürdürülebilirliği var mı?
  • Benim kategorim ile bağlantısı var mı?
  • Markam bu trendi kaldırabilir mi, trend ile uyuşuyor mu?
  • Bu trende odaklanmam içinde bulunduğum konumu etkiler mi ve bu ana müşteri gruplarımı benden uzaklaştırır mı?

Dediğimiz gibi, trendi anladıktan sonra bu trendin kategoriniz ve markanız için uygun olup olmadığını kontrol edin. Eğer uygun ise bu trendi yenilik sürecinizin girdilerinden biri olarak kullanabilirsiniz. Diyelim uygun değil, o zaman da “anti-trend”i gözlemleme ve takip etme yoluna gidebilirsiniz. Kim bilir rakipleriniz trendlerin peşinden koşarken bir bakmışsınız siz onlardan ayrışmışsınız bile.  

Ama unutmayın, trendleri markanızda uygulasanız da uygulamasanız da olan bitenden her zaman haberiniz olması gerekiyor! 

Yenilikçi mi desek, innovative mi?

Harika bir müşteri deneyimi yaratmak mı istiyorsunuz? Tüketicilere istediklerini kendileri bile henüz fark edemediği şeyleri sunmaya çalışın. Hem mevcut hem de potansiyel müşterilerinizi şaşırtın. Şaşırtabilmek için ise, inovatif fikirlerinizi uygulamaya geçmeye bir an önce başlayın.

Yenilikçi fikirler ve ürünler doğru uygulandığı zaman markanız nasıl güçleniyor, ürün yelpazeniz ve pazar payınız nasıl büyüyor bir görün. Bu arada sürdürülebilirliği unutmayın! Çünkü kendisi markanızı güçlendirerek gelecekteki büyümesine çok katkı sağlayacak.

Yenilikçi olmak için araştırmaktan, denemekten korkmayın, bir kere deneyin, iki kere deneyin, yine deneyin.

”İşbirliği” kulağa nasıl geliyor?

Markanızın ve işletmenizin rekabet ortamında ön plana çıkmasını istiyorsunuz! E bunun için ne gerekiyor? Açık, yenilikçi ve yaratıcı olmak! Peki bu nasıl olacak?  Yeni perspektifleri dinleyerek, dışarıdan görüş alarak, bir araya gelip hayal gücü dünyalarını buluşturarak!

Çünkü dinamik marka stratejisinin temelinde işbirliği yatıyor. Bu da genellikle zihniyette değişikliklere gidilmesini gerektirebilir. İşbirliği içerisinde çalışmanın etkili sonuçları daha hızlı getirdiği ortak fikrinde olmak tüm ekibin güvende hissetmesini de sağlıyor tabi. O sebeple, müşterinizi tanımak için verdiğiniz çabanın bir kısmını ekip arkadaşlarınıza verin ve her değerli yeteneği görün ve birlikte bir ahenk içinde çalışmanın keyfini sürün. Bakın sonra markanızı nerelere taşıyorsunuz!

Sonuç olarak dinamik olabilmek için, çevik ve yenilikçi olalım, trendleri takip edelim iş birliği içerisinde çalışalım dedik.

Küçük post-it’ler yazar gibi bir kaç not daha eklesem diyorum. neler derdim!

Sadece kendi sektörünüze, rakiplerinize odaklanmayın, diğer sektörlerin pazarlama faaliyetlerini de takipte kalın.Tabii ki sadece kendi ülkenizi araştırmak ile kalmayın. Ne demişler gerekirse steal with pride. Trendleri takip edin, uygulayın ancak marka kimliğinizi koruyun. Şaşırtın.

Son olarak naçizane notum, işinizi sevin, bırakın devamı gelsin ve markanız da bunun faydasını görsün.

Continue Reading

More in Öne Çıkanlar

To Top